Konferansa davetli konuşmacı olarak T.C. Almatı Başkonsolosu Sayın Rıza Kağan Yılmaz, ve Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Sabri Hizmetli teşrif ettiler. Aynı zamanda Al-Farabi Kazak Milli Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi Dekanı Sayın Dr. Yktiyar Paltore “Türk Dünyası Birliğine Kazakistan Gençlerinin Katkısı”, Şokan Valihanov Tarih ve Etnoloji Enstitüsü Uzmanı Sayın Rashid Orazov “20. yy başında Türk-Kazak Siyasi İlişkileri” konulu bildirilerini sunmak üzere konferansa katılımda bulundular.
Konferansın açılış konuşmasını yapan ve aynı zamanda moderatörlüğünü yürüten Enstitü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığı münasebetleri ile düzenlenmekte olan konferansa katılımda bulunan saygıdeğer misafirlere, bilim adamlarına ve konuşmacılara teşekkürlerini ileterek, bağımsızlığının 27. yılında Kazakistan’a ve Orta Asya’nın diğer devletlerine en içten dileklerini bildirdi. Vakur Sümer, Kazakistan’ın bağımsızlığını kazandıktan sonra Türkiye’nin Kazakistan’ı ilk bağımsız olarak tanıyan ülke olduğunu vurgulayarak, iki ülke arasında kardeşlik ve dostluk bağının gitgide daha da derinleştiğini anlattı. Ayrıca, Türkiye’nin diğer Orta Asya Türk devletlerinin de bağımsızlıklarının ilk anından itibaren devamlı destekleyicisi olduğunun altını çizdi. Gelecekte Türk Cumhuriyetleri arasında daha fazla işbirliğinin olması gerektiğini ifade ederek konuşmasına devam eden Sümer, bu alanda Avrasya Araştırma Enstitüsü tarafından bugüne kadar sürdürülen çalışmalar ve etkinliklerden bahsederek, ileride yapılması gereken çalışmalara değindi.
Konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilen T.C. Almatı Başkonsolosu Sayın Rıza Kağan Yılmaz, Türkiye ve Kazakistan arasındaki ilişkilere değinerek, iki devletin, aralarındaki kardeşliğin ve tarihi köklerin yansımaları olan ortak dil, ortak tarih, ortak kültür alanında karşılıklı destekte bulunarak ikili ve çok taraflı ilişkileri sürdürmekte olduğunu vurguladı. Özellikle, bağımsızlık sonrası kültür alanında işbirliği konusunda, binlerce Kazakistan vatandaşının Türkiye’de eğitim almasının ve mezun olduktan sonra Kazakistan’a dönerek önemli kurumlarda önemli pozisyonlarda çalışmasının kapsamlı bir tez konusu olabileceğini dile getirdi. Bunun dışında Kazakistan ve Türkiye arasındaki ekonomik yatırımlar, Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi, Aktau limanı projesinin ikili ilişkilere katkısından bahseden Rıza Kağan Yılmaz, iktisadi alanda iki ülke arasındaki ticaret hacminin önce 5 milyar dolar, daha sonra 10 milyar dolara ulaşmasını amaçlamakta olduğunun altını çizdi. Dış politika bağlamında da, Kazakistan ve Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası alanda birlikte hareket etmesinin en iyi örneği olarak Astana sürecini dile getiren Sayın Yılmaz, iki devletin stratejik ortaklığının avantajlarını açıkladı. Yılmaz, aynı zamanda kültürel alanda ilişkilerin gelişmesinde kilometre taşları olan Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin kurulması, Al-Farabi Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi ile işbirliği, Astana’da Yunus Emre Enstitüsü ve TİKA faaliyetlerine de değindi. Türkiye’de yaşayan Kazak kökenli vatandaşların bağımsızlık sonrası Kazakistan’a dönmesi ve ülke geleceği için hizmet vermesinin ve iki ülke arasında önemli bağlar kuran ortak insanların olmasının da ikili ilişkilerin olumlu gelişmesine katkı sağlayan faktörler olduğunu vurguladı. Bunun dışında Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Ruhani Canğıru (Manevi Canlanma) projesi ve Büyük Bozkırın Yedi Özelliği adlı eserine değinen Rıza Kağan Yılmaz, bu bağlamda TÜRKSOY, Türk Akademisi, Türk Keneşi gibi uluslararası örgütlerin yürüttükleri kültürel faaliyetleri ve çalışmaların öneminin altını çizdi.
Kazak Dil Kurumu’ndan davetli konuşmacı Nurlan Asqar, konuşmasına Kazakistan için bağımsızlığın kutsal bir anlamı olduğunu ifade ederek ve bağımsızlığın tanınmasında ilk ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkürlerini ileterek başladı. 70 yıl boyunca tarihi şartlar çerçevesinde, Sovyet Rusya’nın yönetiminde kalan Türk devletleri için Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘‘bir gün Sovyetler Birliği dağılacak ve oradaki Türk halklarına sahip çıkmalıyız, Türkye o güne hazır olmalıdır’’ şeklindeki öngörüsünün yıllar sonra gerçekleştiğinden bahsetti. Bu bağlamda Atatürk’ün, “Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür” diye vurguladığı noktaları dikkate alarak günümüzde sayıları yaklaşık 300 milyonu bulan Türk halkları arasında Ortak Terminoloji Kurumunun kurulması gerektiği fikrini ileri sürdü. İsmail Gaspıralı’nın Dilde, Fikirde, İşte Birlik sloganı altında hareket etme zamanı geldiğini dile getiren Nurlan Asqar bu kurumun; Türk Akademisi, TÜRKSOY, Avrasya Araştırma Enstitüsü ve Ahmet Baytursınov Dil Bilimi Enstitüsü gibi kurumların işbirliğinde sürdürülebilecek bir proje olduğu düşüncelerini sundu.
Konferansın devamında konuşmasını Kazakça sunan Yabancı Diller ve Mesleki Kariyer Üniversitesi Rektörü, Profesör Sabri Hizmetli, Nursultan Nazarbayev’in Kazak Milliyetçiliği üzerinde vurguladığı kimliğin üç ayağını dile getirdi. Millet olarak – Kazak, köken olarak – Türk ve kültür olarak – Müslüman olan Kazaklar’ın, Kazakistan’da pek çok unsuru barış içinde yaşatan bir devlet kurma başarısına değindi. Çok etnili bir devlette bütün milletlerin barış içinde yaşamasının garantisi olarak Kazakistan Anayasası’nda Kazaklar ile birlikte diğer gruplara verilen hakların aynı olduğundan bahsetti. Kazakistan Parlamentosu’nda 9 milletvekilinin Kazakistan Halklar Assamblesinden seçilmesi, Kazakistan’da çok dilde eğitim veren okulların bulunması gibi örneklerin devletin istikrar ve barış içinde gelişiyor olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Al-Farabi Kazak Milli Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi Dekanı Yktiyar Paltöre, konuşmasında Nursultan Nazarbayev’in Büyük Bozkırın Yedi Özelliği eserinde bahsedilen Kazakistan’ın bütün Türk Dünyasının kara şanırak’ı (atayurt) olduğunun altını çizdi. Özellikle Kazakistan’daki Latin alfabesine geçiş ve kadım şehir Türkistan’ın eyalet merkezi olması gibi önemli sosyal ve kültürel gelişmelerin Türk dünyasının bütünleşmesi açısından önemli rol oynayacağını belirtti.
Sonraki konuşmacı olan Şokan Valihanov Tarih ve Etnoloji Enstitüsü Uzmanı Rashid Orazov da “20.yy başında Türk-Kazak Siyasi İlişkileri” konulu bildirisinde, Rus İmparatorluğu dönemindeki Türk-Kazak ilişkilerine değindi. Özellikle Karadeniz bölgesinde 1853-1855 yıllarında yaşanan Çarlık Rusya’nın Kırım Savaşı’nda mağlup kalmasına rağmen Orta Asya Türk halklarına yönelik sömürgecilik politikalarına devam etmesine değindi. Rashid Orazov ayrıca, Osmanlı Türkleri’nin Kazak topraklarında yaşaması hakkındaki arşiv belgelerine dayanan önemli bilgilerde aktardı.
Konferans sonrasında Enstitü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer katılımcılara teşekkür ederek takdir belgelerini takdim etti.