Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer’in moderatörlüğünde yürütülen Panel’de Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Ankara Üniversitesi Asya Pasifik Araştırmaları Merkezi (APAM) Müdürü Prof. Dr. Merthan Dündar, İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Özay sunumlarını gerçekleştirdiler.
Panel, APAM Müdürü Prof. Dr. Ali Merthan Dündar’ın sunumu ile başladı. Dündar, kendisi Türkiye’de Burma üzerine yapılan araştırmaların azlığı meselesi ile uzman sayısındaki yetersizlik durumuna değinerek bu yüzden ülke gündeminde de Burma’daki darbenin yeterince yer almadığını ifade etti. Lakin belli başlı ekonomik güçler olan Çin, Japonya, Kore gibi ülkelere ek olarak bölgedeki diğer ülkeler üzerine analizler yapabilecek insan potansiyelinin de mevcut olduğunu dile getirdi. Kendi çalışmaları ve APAM’ın ilgi alanı çerçevesinde bölgede yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini ifade ederek konuya küresel aktörlerin farklı açılardan yaklaştığının altını çizdi. Çin’in Burma üzerinde etkisini gündeme getirerek yapılan darbenin, ülkenin dış politikasında Çin’e daha yakın bir politika izleme potansiyeli olan bir hükümetin ordu tarafından göreve getirilmesini Çin’in olumlu karşıladığını ifade etti. Ne var ki bu durumun ABD tarafından sert bir şekilde eleştirildiğini ve darbecilerin karşısında olduklarını beyan etmeleri ve ABD tarafından bölgeye uçak gemisinin gönderilecek olmasının da tansiyonu artıran bir işaret olarak görüldüğünü belirtti. Öte yandan Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore ve bölgenin önemli bir güç unsuru olan Avustralya’nın da gelişmelerden oldukça rahatsız olduğunu belirtti. ABD’nin bu hamlesiyle Çin Halk Cumhuriyeti’nin Burma’yı kendisi için bir tampon bölge yapma düşüncesinin önüne geçmek istemekte olduğunu vurguladı. Öte yandan Aung San Suu Çii ile batıya yüzünü dönmüş olan ve pek çok ödül verilen Burma liderini Batı’nın bütün çabalarına rağmen uzun süre askeri yönetim tarafından gözaltında ev hapsinde tutulmasına engel olamadığını da iletti. Aung San Suu Çii’nin profiline baktığımızda kendisinin iktidara gelmeden önce özgürlükçü beyanatlar verdiğini ve iktidara geldikten sonra özellikle Müslüman halka daha demokratik bir Myanmar yönetimi anlayışı sergileyeceğini söylediğini tespit etmekteyiz. Buna karşılık, daha sert bir yönetim anlayışıyla Müslümanlar’ın Arakan bölgesinden Bangladeş’e göç etmesine sebebiyet vermesinin Avrupa ve Amerika için bir hayal kırıklığı oluşturduğunu dile getirdi. Burma’da gerçekleşen darbe karşısında Avrupa Birliği kadar bölgenin önemli bir güç unsuru olan Avustralya’nın da durumdan hoşnut olmadığının bilindiğini ifade etti.
Panelin ikinci tebliği TESPAM Başkanı Oğuzhan Akyener tarafından gerçekleştirildi. Çin’in enerji tedariki, ihtiyacı ve gelecek projeksiyonları üzerinde çeşitli bilgiler sunan Akyener, Burma’nın enerji tedariki güzergahları doğrultusunda jeo-stratejik olarak önemli olduğuna vurgu yaptı. Çin’in enerji ihtiyacının büyük çoğunluğunu deniz yoluyla karşıladığını ve bunun da şu an en fazla oranda Malakka Boğazı’ndan geçtiğini ifade etmesinin ardından burada yaşanacak olan birkaç gemi arızasının 2-3 hafta giderilememesinin bile Çin için enerji tedariki konusunda bir felakete yol açabileceği yorumunu yaptı. Bu yüzden Malakka’ya alternatif bir rota olarak Burma’nın limanlarının ve yapılacak boru hatlarının sayesinde az daha olsa bir seçenek sağlayabileceğini bu nedenden dolayı da Burma yönetiminin Çin yanlısı olmasının bu tür projelere kolaylık imkan tanıyabileceğini ifade etti. Bölgesel dengeler açısından Çin’in bu darbede payının olduğunu, yanı sıra bu sürecin Çin’in çıkarlarına uyduğunu belirtti. Çünkü 500 milyar metreküpe dayanan yıllık gaz tüketimi olan aynı zamanda ülke içi petrol üretiminin büyük miktarlardaki petrol ihtiyacını karşılayamaması nedeniyle etrafındaki ülkelerdeki gaz ve petrol kaynaklarına ihtiyacı olduğunu kanıtlamaktadır. Öte yandan Burma’nın zengin su kaynaklarına da sahip olmasının bir diğer ilgi uyandıran durum olduğunu ifade etti. Bölgede Çin’e rakip olarak Hindistan’ın büyüyen ekonomisini beslemesi açısından enerjiye ihtiyacını karşılama çabalarına değinerek Burma’nın da bir alternatif olabileceğini, lakin bu ülkede Çin gibi siyasi açıdan etkili olamaması nedeniyle Çin’in gerisinde kalmakta olduğunun altını çizdi. Öte yandan bölgede faaliyet gösteren pek çok enerji devi firmanın çoğunun Batılı ülkelerin işletmeleri olduğunu ve önümüzdeki dönemde bu konuda ilişkilerin nasıl gelişeceğinin ise merak konusu olduğunu dile getirdi. Çünkü Batılı ülkeler tarafından Burma’ya siyasi yaptırımların uygulanması ya da Çin’in Burma hükümeti üzerinden bu yabancı firmalara baskı kurması durumlarının hem Batılı ülkeler açısından hem de enerji sektörü bağlamında olumsuz gelişmelere sebebiyet verebileceğinden bahsetti.
Panelin üçüncü tebliği İbn Haldun Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Özay tarafından gerçekleştirildi. Özay, panelde, konunun çok farklı yönlerden ele alındığını belirtip faydalı bir panel olduğunu söyledi. Ülke adını ülkenin %70’ini oluşturan, Burma üzerinden yürütülen siyasi hamlelerde Çin’in yanı sıra, ABD, Japonya, Rusya ve ASEAN eksenlerinin de değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çünkü özellikle Çin açısından stratejik coğrafi konumunda bulunan Burma zengin doğal gaz kaynaklarıyla Hindistan’ın da ilgisini çekmekte iken, ABD ve Japonya ise Çin’in bölgedeki nüfusunun artması kaygıları nedeniyle Bruma’ya önem göstermektedir. ASEAN hususunda ise Burma’nın ASEAN’a 1997’da üye olduğunu ve 2015 yılına kadar Myanmar’da önemli demokratik adımlar ve gelişmeler yaşandığını dile getirdi. ASEAN’ın örgüt kuralları gereği ülkelerin iç işlerine karışmama politikasına bağlı olarak herhangi bir görüş bildirmediğini ifade etti. Öte yandan Burma hakkında farklı bilgiler sunan Özay ülkede fakirliğin yaygın olduğu, halkın yalnızca %40’ının internet gibi gerekli iletişim araçlarına sahip olması gibi sebeplerden ötürü darbenin yapılmasının ardından bile bu durumdan haberi olmayan Burmalılar’ın olduğunu dile getirdi. İnsanların daha çok kendi geçim dertleri içerisinde olmasının da büyük güçlerin stratejik politik oyunlarına karşı bir tepki gösterilmesinde de oldukça zayıf kalınmasının ana nedenleri arasında yer aldığını belirtti. Darbe girişimlerinin ülkenin siyasi kültürü içerisinde sık yaşanması nedeniyle yer edindiğini dile getirerek bu darbenin son yıllardaki demokratik atılımların da henüz kalıcı olamadığının bir göstergesi olarak ülkenin siyasi tarihine geçtiğinin altını çizdi.
Panelin sonunda soru-cevap bölümü gerçekleştirildi ve katılımcılar çeşitli alt başlıklarda görüş alışverişinde bulundular. Panel moderatörü Avrasya Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Vakur Sümer, panelin çok doyurucu ve yararlı bir şekilde geçtiğini vurgulayarak toplantıyı sonlandırdı.