Çin astrolojisinde belirtildiği gibi, 2017 Horoz yılının Çin için siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeler açısından oldukça verimli geçtiği ifade edilebilir. Çünkü 2017 yılında %6.9’luk oranla hızlı ve istikrarlı ekonomik büyüme trendini koruyan Çin, askeri alanda da belli başlı gelişmeler kaydetmiştir. Çin’de 2015’den beri devam eden askeri reformlara özellikle 2017’de hız kazandırılmıştır. Bu bağlamda ulusal savunma ve askeri alandaki reformları derinleştiren Çin, askeri tatbikat ve eğitimlerini artırmanın yanı sıra, özellikle savunma sanayi sektöründe önemli başarılar elde etmiştir.
Çin’in 2017’deki askeri reformları arasında dikkat çekici bir gelişme ise, özellikle reform sürecinde sivil ve askeri sektör arasındaki entegrasyonu geliştirme üzere bir üst düzey askeri komisyonun kurulması olmuştur. Örneğin, 22 Ocak 2017 tarihinde Pekin’de Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Politbüro Yürütme Komitesi’nin kararıyla Merkez Askeri-Sivil Entegrasyon Geliştirme Komisyonu (MASEGK) kurulmuştur. Karara göre, MASEGK, askeri-sivil entegrasyonu ile ilgili önemli konularda üst düzeyde karar verme özelliğine sahip olan merkezi koordinasyon kurulu konumunda olarak, tüm askeri-sivil entegrasyon faaliyetlerinden sorumludur. Doğrudan ÇKP Merkez Politbüro Yürütme Komitesi’ne bağlı olan MASEGK’nun Başkanı ise ÇKP Genel Sekreteri ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’dir. [1] 20 Haziran 2017 tarihinde Xi’nin başkanlığında düzenlenen MASEGK 1. Toplantısı’nda komisyonun kurumsal çalışma kuralları, stratejik öncelikleri ve yerel alt kurumlarının kurulmasına yönelik kararlar alınmıştır. [2] Kısa sürede çeşitli düzeydeki 31 alt kurumu oluşturulan MASEGK’nun, 22 Eylül 2017 tarihinde ise Xi’nin başkanlığında 2. Toplantısı gerçekleşmiştir. [3] Aslında Mart 2013’te Xi tarafından gündeme getirilen ve Mart 2015’te ulusal stratejik düzeyine çıkarılan asker-sivil entegrasyonu, Ekim 2015’te yayınlanan Çin’in 13. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın da stratejik önceliklerinden biri haline gelmiştir. [4] Ayrıca Çin’in 13. Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında gerçekleştirilmesi gereken büyük 100 projenin 40’ı ise asker-sivil entegrasyonuyla ilgilidir. [5] Üstelik üst düzeydeki MASEGK’nun yeniden kurulması ve hızla geliştirilmesi, Pekin yönetiminin asker-sivil entegrasyonun gerekliliğine büyük önem vererek, savunma sanayi sektörünü güçlendirmeyi hedeflediğini göstermektedir. Çünkü 2017’de MASEGK bünyesinde alınan kararlar ve planların savunma sanayi sektörüne odaklandığı söylenebilir. Örneğin, Eylül 2017’deki MASEGK 2. Toplantısı’nda “13. Beş Yıllık Ulusal Savunma Sanayisini Bilimsel ve Teknolojik Kalkınma Planı”, “13. Beş Yıllık Dönemde Askeri Lojistik Alanında Asker-Sivil Entegrasyonunu Derinleştirme Kararı” ve “Ulusal Savunma Sanayisinin Bilimsel ve Teknolojik Gelişmesinde Asker-Sivil Entegrasyonunu Derinleştirme Kararı” alınmıştır. [3] Tüm bu gelişmeler, Çin özel sektörünün savunma sanayi sektörüne katılması hızlandırmaktadır. Örneğin, Çin Ulusal Savunma Teknolojisi Üniversitesi’nin 2016 yılındaki verilerine göre, ülkede yüksek teknoloji alanında çalışan 80 binden fazla özel şirketin olmasına rağmen, bunların yaklaşık %1’i savunma sanayi sektöründe çalışmaktadır. [6] Eylül 2017’ye kadar ise savunma sanayi sektöründe çalışan özel şirketlerin sayısı 1700’den artmıştır. [7]
Savunma ve askeri alandaki reformları derinleştirmede kararlı olan Pekin yönetimi, 2017’de savunma bütçesini ilk defa 1 trilyon yuana çıkarmıştır. Örneğin, 5-15 Mart 2017 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen 12. Çin Ulusal Halk Kongresi 5. Genel Toplantısı’nın kararına göre, Çin’in 2017 yıllık savunma bütçesi 2016 yılına göre %7’lik artışla 1.0444 trilyon yuan (yaklaşık 163 milyar dolar) olarak belirlenmiştir. Bu miktar Çin GSYİH’nin %1.38’ine denk gelmektedir. [8] Son 10 yılda Çin’in yıllık savunma bütçesinin GSYİH’deki payı %1.33 civarındadır. 2010’dan sonra her yıl çift haneli artış sağlayan Çin savunma bütçesi, 2016’da 954.354 milyar yuan (yaklaşık 149 milyar dolar) olarak yıllık artışı ilk defa tek haneye inerek %7.6 olmuştur. [9] 2017’de Çin savunma bütçesinin önemli ölçüde artırılması, ülkedeki savunma ve askeri reformlarla doğrudan bağlıdır. Söz konusu reformlar devam ederken, önümüzdeki yıllarda Çin’in savunma bütçesinin giderek artacağı söylenebilir. İngiltere’nin IHS Markit şirketi tarafından 2016’da yayınlanan Jane’s Defence Budgets raporuna göre, 2020’de Çin’in savunma bütçesinin 233 milyar dolara ulaşacağı ve 2025’te ise tüm Asya-Pasifik ülkelerinin toplam savunma bütçesini aşacağı tahmin edilmektedir. [10]
Ayrıca 2017’de Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (ÇHKO) komuta kademesi ve yönetim yapısındaki reformlar daha da derinleştirilerek, orduda yeniden bazı yapılandırmalar gündeme gelmiştir. Örneğin, 18 Nisan 2017 tarihinde ÇKP Merkez Askeri Komisyonu Başkanı sıfatıyla Xi, ülkede yeniden yapılandırılan 84 birinci sınıf askeri kurum ve askeri birimin baş görevlilerini kabul etmiş ve talimatlar vermiştir. Böylece tüm ülkedeki eski 171 birinci sınıf askeri kurum ve askeri birimin 84 olarak yeniden yapılandırıldığı açıklanmıştır. [11] 27 Nisan 2017 tarihinde ÇKP Merkez Askeri Komisyonu, Çin Kara Kuvvetleri’nin önceki 18 ordusunun 13 ordu olarak yeniden yapılandırıldığını bildirmiştir. [12] Agustos 2017’de ise yeniden yapılandırılan 13 ordunun başkomutanları ve siyasi komiserleri yeniden atanmıştır. [13] Söz konusu atamadan sonra 13 ordunun yönetim kurulu üyelerinin %90, savaş tugayı komutanlarının %40 ve askeri yükseköğretim ve araştırma kurumları komutanlarının ise %50’sinin görev yeri değiştirilmiştir. [14] 26 Agustos 2017 tarihinde ise Çin ordusunun Genelkurmay Başkanı ve Çin Kara Kuvvetleri Başkomutanı değişmiştir. [15] Ayrıca, 2017’de Çin ordusu genelinde alay komutanlarından yukarı komuta kademesinin sayısı %30 azaltılmıştır. [13] Çin ordusunun tüm komuta kademesindeki söz konusu değişikliklerin ordudaki kapsamlı reform ve yeniden yapılandırmalardan dolayı ortaya çıktığı söylenebilir. Çünkü Eylül 2015’te asker sayısını %13 oranda 300 bin azaltılacağı açıklanmış olup bu yapılandırmanın 2017’de kısmen gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Fakat Kara Kuvvetleri’nin bazı ordularını dağıtarak ve yeniden yapılandırarak asker sayısını azaltmaya çalışan Çin, aksine deniz kuvvetlerini genişletme çabasında da bulunmaktadır. Örneğin, 7 Şubat 2017 tarihinde Çin Kara Kuvvetleri 1. Ordusu 1. Tümeni ve 15 Şubat 2017 tarihinde ise Çin Kara Kuvvetleri 26. Ordusu Motorize Piyadesi 77. Tugayı Çin Deniz Kuvvetleri’ne devrilmiştir. [16] Dolaysıyla Çin, deniz kuvvetlerinin genişletilmesinde deniz piyadelerine daha çok ağırlık verdiği söylenebilir. Çünkü 1980’de kurulan Çin Deniz Kuvvetleri Deniz Piyadeleri özel bir askeri birlik olmasına rağmen, kapsamındaki iki tugayı ile Güney Çin Deniz Filosuna ait olarak özel bir komutanlık statüsüne daha önce sahip olmamıştır. Ancak Çin Deniz Kuvvetleri’nin genişletilmesi kapsamında Mayıs 2017’de Deniz Piyadeleri Özel Komutanlığı kurulmuştur. Önümüzdeki süreçte ise, eskiden 20 bin askeri olan Çin Deniz Kuvvetleri Deniz Piyadelerinin sayısının 100 bine kadar çıkartılabileceği tahmin edilmektedir. [17] [16]
Çin’in ordu yapısındaki reformlarıyla beraber ülke gelenindeki askeri okul, askeri araştırma enstitüsü ve askeri eğitim kuruluşlarında da kapsamlı reformlar gerçekleştirilmiştir. Örneğin, 29 Haziran 2017 tarihinde Çin Savunma Bakanlığı, ülkedeki tüm 67 askeri okulun sayısını 43’e indirerek yeniden yapılandırıldığını açıklamıştır. [18] 7 Temmuz 2017 tarihinde Çin Savunma Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Dairesi, ilk etapta ülkedeki 41 askeri araştırma enstitüyü askeri fabrikaya değiştirme kararını kabul etmiştir. [19] 19 Temmuz 2017 tarihinde ise Xi, ÇKP Merkez Askeri Komisyonu Başkanı sıfatıyla ülkedeki yeniden yapılandırılan askeri okul, askeri araştırma enstitüsü ve askeri eğitim kuruluşlarının komutanlarını kabul etmiştir. Toplantıda, yeniden yapılandırılan Çin Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü, Çin Ulusal Savunma Üniversitesi ve Çin Ulusal Savunma Teknolojisi Üniversitesi’ne askeri sancak verilmiştir. [19] Ayrıca 24 Temmuz 2017 tarihinde ÇKP Merkez Askeri Komisyonu’na bağlı Askeri Bilimsel Araştırma Yönlendirme Komitesi kurulduğu açıklanmıştır. Çin basınına göre, yeniden kurulan komite yüksek teknolojili askeri silah araştırma ve geliştirme çalışmalarından sorumludur. [20] Çin’in askeri okul, askeri araştırma enstitüsü ve askeri eğitim kuruluşlarındaki söz konusu yeniden yapılandırmalar ile ilgili değişiklikler, Pekin yönetiminin savunma sanayi sektörünün teknolojik ve bilimsel bilgi düzeyinin artırılmasına büyük önem verdiğinin somut örneğidir.
Çeşitli reformlarıyla ordu modernizasyonuna yönelik önemli adımlar atan Çin, 2017’de savunma sanayi sektöründe stratejik öneme sahip yüksek teknolojili yerli silahların üretimi ve geliştirilmesinde büyük başarılar kazanmıştır. Bu bağlamda, ileri seviyedeki yeni nesil balistik füzelerini deneyen ve kamuoyuna tanıtan Çin Roket Kuvvetleri öne çıkmıştır. Örneğin, Ocak 2017’de Çin Roket Kuvvetleri, sıvı yakıtlı Dong Feng 5C (DF-5C) kıtalararası balistik füzesini ilk defa test etmiştir. Çin ordusunda 1981’den beri kullanımda olan DF-5 model kıtalararası balistik füzesinin DF-5A (1983) ve DF-5B’den (2015) sonraki geliştirilmiş bir versiyonu olan DF-5C, 75 bin ton TNT (TriNitroToluen) gücündeki 10 adet nükleer savaş başlığı taşıma ve yaklaşık 16 bin kilometrelik menzile ulaşma yeteneğine sahip olduğu bilinmektedir. [21] [22] Nisan 2017’de Çin Roket Kuvvetleri’nin günümüzde Çin’in en uzun menzile sahip kıtalararası balistik füzesi olan DF-41 kıtalararası balistik füzeleriyle donatılmaya hazır olduğu açıklanmıştır. Çin uzmanlarına göre, katı yakıtlı DF-41 füzesinin ağırlığı 60 tondan fazla, uzunluğu 16.5 metre ve çapı 2.78 metre olup, 12.5 bin kilometrelik menzile ulaşabilecektir. Hedef sapma payı sadece 100 metre olan DF-41 füzesi 6-10 adet nükleer savaş başlığı taşıyabilecektir. Ayrıca “Ülkenin Baş Silahı” adı verilen DF-41 kıtalararası balistik füzesinin 2018 yılında Çin ordusunda hizmete alınabileceği tahmin edilmektedir. [23] [24] Temmuz 2017’de ise Çin Roket Kuvvetleri, kullanımdaki DF-31 (1998) ve DF-31A (2005) model kıtalararası balistik füzesinin geliştirilmiş bir versiyonu olan DF-31AG füzesini ilk kez kamuoyuna tanıtmıştır. DF-31A füzesine göre daha yüksek kabiliyetler ile donatılan DF-31AG füzesi, 11.5 bin kilometrelik menzile ulaşabilecektir ve alt güdümlü çoklu savaş başlığı taşıyabilmektedir. [25] Zaten birçok sayıdaki gemi savar füzesi, kısa ve orta menzilli balistik füzeleriyle donatılan Çin Roket Kuvvetleri’nin, özellikle son derece saldırgan kıtalararası balistik füzelerine büyük önem vermesi, Çin’in savunma sanayisindeki en önemli stratejik adımlarından birisi olarak görülebilir. Çünkü Çin’in yüksek tepki hızına, çok amaçlı harp başlığına ve yüksek doğrulukla vuruş yeteneğine sahip söz konusu kıtalararası balistik füzeleri, ABD başta olmak üzere birçok ülkeye karşı tehdit oluşturabilecek kapasitededir.
2017’de Çin’in savunma sanayi sektöründeki diğer büyük başarıları ise, özellikle askeri gemi üretiminde gündeme gelmiştir. Nitekim 2017 yıl, Çin’in askeri gemi üretimindeki en önemli dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Çünkü 2017’de denizi filosunu birçok yüksek seviyedeki korvet, destroyer ve gözetim gemisiyle donatan Çin, ilk kendi üretimi uçak gemisini suya indirmiştir. Örneğin, 26 Nisan 2017 tarihinde Çin donanmasının ilk kendi üretimi olan 001A sınıfı uçak gemisi ülkenin kuzeydoğusundaki Dalian şehrindeki limandan büyük bir törenle denize indirilmiştir. Kasım 2013’de inşaatına başlayan ve Nisan 2017’de suya indirilen söz konusu uçak gemisinin 2019’da hizmete alınması beklenmektedir. [26] 001A sınıfı uçak gemisinden önce Çin’in kendi üretimi uçak gemisi olmamıştır. Çünkü Çin deniz filosunda kullanımda bulunan “Liaoning” (001) uçak gemisi, asılında eski Sovyet yapımı bir uçak gemisiydi. Çin, 1998 yılında Ukrayna’dan 20 milyon dolara satın almış ve uzun süren onarım sürecinden sonra Eylül 2012’de orduya teslim etmiştir. [27] Bu açıdan bakıldığında, Çin’in ilk kendi üretimi uçak gemisi olmasıyla 001A sınıfı uçak gemisi, Çin’in savunma sanayisinde büyük önem teşkil etmektedir. Genel olarak, 2017’de Çin Deniz Kuvvetleri’nin filolarına 2 adet 052D sınıfı güdümlü füze destroyer, 8 adet 056A sınıfı korvet, 2 adet 054A sınıfı güdümlü füze firkateyn, 1 adet 901 sınıfı ikmal gemisi ve 1 adet 815A sınıfı yardımcı genel istihbarat gemisi başta olmak üzere toplam 30’a yakın yerli üretim askeri gemi eklenmiştir. [28] [26] İlki Mart 2014’de hizmete giren yerli üretim 052D sınıfı güdümlü füze destroyeri, Çin donanımının 052C destroyerinden sonra geliştirdiği çok fonksiyonlu radar ve dikey fırlatma rampasıyla donatılan yeni nesil hava savunma destroyeridir. Günümüzde Çin deniz filosunda 6 âdeti kullanılmaktadır. [29] Çin’in 056 sınıf korvetinin geliştirilmiş versiyonu olan 056A sınıfı korveti, Mart 2013’ten itibaren Çin deniz filosunda yoğun olarak kullanılmakta olup, günümüzde 39 âdeti görevdedir. 89 metre boyundaki ve 11,6 metre genişliğindeki 056A sınıf korveti Çin deniz filosunda yaygın bir şekilde kullanılmakta olup, Bangladeş ve Nijerya gibi ülkelere de ihracat edilmektedir. [30] [31] İlk ve tek âdet olan Hulun Lake (965) Eylül 2017’de kullanıma verilen 901 sınıfı ikmal gemisi, Çin’in eski 903 sınıfı ikmal geminin halefi olarak geliştirilen yeni nesil uzun menzilli lojistik destek gemisidir. Toplam uzunluğu yaklaşık 241 metre, genişliği 32 metre ve yüksekliği 10.8 metre olan 901 sınıfı ikmal gemisi, özel tanker kapasitesinin yanı sıra, yüksek lojistik, savunma ve hücum yetenekleriyle donatılmıştır. [32] Ayrıca, Haziran 2017’de ise Çin’in bu yana en büyük savaş gemisi olan 055 sınıfı füze güdümlü destroyerinin ilki denize indirilmiştir. Asılında tasarımına 1968’de başlanan destroyerin çalışmaları 1981’de durdurulmuş ve 2009’da tekrar ele alınmıştır. Uzunluğu yaklaşık 183 metre, genişliği 22 metre ve ağırlığı 11 bin ton olan 055 sınıfı destroyeri, son derece yüksek hava ve deniz savunma yetenekleriyle Çin deniz filosunda kilit önem teşkil edeceği beklenmektedir. [33]
2017’de gerek balistik füze gerek askeri gemi üretiminde stratejik ilerlemeler kaydeden Çin, ayrıca askeri uzay-havacılık sektöründe de büyük gelişmeler göstermiştir. Örneğin, Mart 2017’de Çin’in beşinci nesil savaş uçağı olan Chengdu J-20 hayalet uçağının kullanıma verildiği açıklanmıştır. Ocak 2011’de ilk uçuşunu gerçekleştiren Chengdu J-20, Kasım 2016’da ilk defa kamuoyuna tanıtılmıştır. Çift motorlu Chengdu J-20 jeti uzun menzillere saatte 2.100 kilometre hızla ulaşabilmenin yanı sıra, 6 adet uzun menzilli füze ve 2 adet kısa menzilli güdümlü füze taşıma kapasitesine sahiptir. Birçok teknik özellikleriyle Chengdu J-20’nin, dünyanın önde gelen beşinci nesil savaş uçakları F-22 Raptor ve F-35 Lightning II’den hemen sonra yer aldığı söylenebilir. [34] Ayrıca, Nisan 2017’de Çin’in ilk kargo uzay aracı Tianzhou-1, ülkenin uzay istasyonu Tiangong-2’ye başarıyla bağlanmıştır. Bu gelişme, ulusal güvenliği açısından uzay programlarına büyük önem veren Çin’in askeri uzay-havacılık alanındaki dikkat çekici bir başarısı sayılabilir. [35] Çin’in Chengdu J-20 ve Tianzhou-1 dâhil olmak üzere askeri uzay-havacılık alanındaki başarıları, Çin’in askeri gücü açısından büyük stratejik önem teşkil etmektedir.
Özet olarak, 2017’de Çin’in ulusal savunma ve askeri alandaki reformlarını derinleştirmesi ve askeri modernleşme çabalarını hızlandırmasının yanı sıra, savunma sanayi sektöründe stratejik öneme sahip yeni gelişmelerini ortaya çıkarması tesadüfi değildir. Çünkü 2017 yılı ÇHKO’nun kuruluşunun 90. yıldönümüne denk gelmiştir. Örneğin, 30 Temmuz 2017 tarihinde ÇHKO kuruluşunun 90. yıldönümü nedeniyle 12 binden fazla asker, 129 askeri uçak, 571 askeri aracın katılımıyla düzenlenen askeri geçit töreni de, Çin’in özellikle son yıllardaki askeri teknoloji gelişmelerini göstermiş oldu denilebilir. [36] Diğer taraftan, Çin’in yurtdışındaki ilk askeri üssünün kurulduğu 2017, ülkenin askeri gelişmesindeki en önemli dönüm noktası sayılabilir. Örneğin, Ağustos 2017 tarihinde, Çin’in yurtdışındaki ilk askeri üssü olan Cibuti askeri üssüne ÇHKO’nun askeri gemileri gönderilmiştir. [37] Bu, Çin’in 1958’de Kuzey Kore’den askerlerini çekmesinden bu yana ilk kez yurtdışına uzun dönemli askeri sevkiyatıdır. Cibuti’nin ticari ve stratejik öneminin yanı sıra, orada ABD, Fransa ve Japonya’nın da askeri üslerinin bulunduğu dikkate alındığında, Çin’in Cibuti’de askeri üs kurması, büyük stratejik değere sahiptir. Bu, ekonomik gelişme açısından dünyada öne çıkan Çin’in, artık askeri alanda da gelişerek dünya lideri olma çabasında bulunduğunun bir göstergesidir. Çin her ne kadar “barışçıl bir yükseliş” göstermeye çalışsa da, son yıllarda ekonomik gelişmenin beraberinde askeri gelişmeye de daha çok ağırlık verdiği söylenebilir. Çin’in askeri gelişmeye büyük önem vermesinin arkasında, ülkenin bölgesel ve küresel jeopolitik ve jeostratejik çıkarları yer almaktadır. Özellikle son yıllarda artan Güney Çin Denizi tartışmaları, Kuzey Kore nükleer sorunu, Tayvan sorunu ve ABD’nin Güney Kore’de THAAD füze sistemini kurma çalışmalarından Çin son derecede endişe duymaktadır. Dolaysıyla 2015’ten itibaren başlanan kapsamlı reformlar çerçevesinde Çin ordusunun kurumsal yapısını güçlendirme ve askeri modernleşmeyi hızlandırma çabalarında bulunan Pekin yönetimi, ordunun komuta kademesi ve yönetim yapısı üzerinde ÇKP’nin etkinliğini artırmaya ve tüm askeri birimlerin tek merkezden yönetilmesine büyük önem vermektedir. Ekim 2017’deki ÇKP 19. Ulusal Kongresi’nde Xi, 2035’e kadar Çin ordusunun yeni silahlarla donatılacağını ve 2050’ye kadar dünyanın en güçlü ordusu olacağını açıklamıştır. Aslında, Çin’in 2017’daki askeri gelişmeleri, ülkenin son dönemdeki askeri stratejik değişimlerini yansıttığı söylenebilir. Önümüzdeki dönemde ise, Çin’in askeri gelişme seviyesi ülkenin siyasi, ekonomik gelişmelerine ve ulusal stratejik amaçlarına bağlı olarak devam edebilecektir.
Kaynaklar:
Note: The views expressed in this blog are the author’s own and do not necessarily reflect the Institute’s editorial policy.
Ömirbek Hanayi Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Çin’in Minzu Üniversitesi Kazak dili ve edebiyatı Fakültesini tamamlamıştır. 2008-2009 yılları arası Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne değişim öğrencisi olarak katılmıştır. 2010 yılında Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne giren Ömirbek Hanayi 2010-2012 yılları arası “Kasachisch im postsowjetischen Kasachstan” adlı proje üzerinde çalışmıştır.