19 Şubat 2020 tarihinde Almanya’nın Hanau kentinde 9’u göçmen kökenli 10 kişinin ölümüne ve birçok kişinin de yaralanmasına neden olan terör saldırısı, Almanya demokrasisi açısından utanç verici bir durum olarak değerlendirilebilir. Saldırı sonrası soruşturmaları bizzat yöneten Almanya Federal Savcılığı (GBA), saldırganın aşırı sağcı ve ırkçı görüşlere sahip olduğunun kanıtlandığı açıklamıştır (GBA, 2020). Özellikle göçmen kökenlileri hedef alan söz konusu terör eylemi, ırkçılığın iğrenç yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Hanau’daki ırkçı terör saldırısı, son yıllarda Almanya’da giderek yükselmekte olan aşırı sağın, acil önlem alınması gereken sorunlardan birisi haline gelmeye başladığını ortaya koymaktadır.
Aslında Almanya yasasında aşırı sağcı ve ırkçı hareketler, “Aşırı Sağcı Terörizm” (Rechtsextremistischer Terrorismus) veya “Neonazi” olarak tanımlanıp, kanunla yasaklanmıştır. İlk kez 1979’da bir aşırı sağcı terör örgütünün yargılandığı Almanya’da aşırı sağcı teröre karşı her ne kadar sert yasal düzenlemeler uygulanmasına rağmen, aşırı sağcı ve ırkçı hareketler tarafından düzenlenen çeşitli düzeydeki şiddet ve saldırılar devam etmektedir. Almanya’nın Amadeu Antonio Vakfı’nın (AAS) araştırmalarına göre, 1990’dan bu yana Almanya’da aşırı sağcı terör saldırıları sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının, resmi olarak açıklanan 94 kişiden daha fazla, en az 208 kişi olduğu bildirilmektedir (AAS, 2020). Haziran 2016’da Münih’te 9 kişinin hayatını yitirdiği aşırı sağcı terör saldırısından sonraki en büyük olay olan Hanau terör saldırısı, Almanya’daki aşırı sağcı terörün büyük bir tehdit unsuruna dönüştüğünü göstermektedir.
Ayrıca, Almanya’daki aşırı sağcı sempatizanların sayısının son yıllarda hızlı bir artış göstermesi de, gelecekte aşırı sağcılar tarafından düzenlenmesi muhtemel terör eylemlerinin olasılığını da artırabilir. Örneğin, Almanya’nın istihbarattan sorumlu Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) verilerine göre, 2018’de ülkedeki aşırı sağcı sempatizanların sayısı 25,350’den, 2019’da yaklaşık 32,000’e ulaşmıştır. Bunların içerisinde yaklaşık 13 bin aşırı sağcı sempatizanın şiddet eğilimli olduğu da belirtilmektedir (BfV, 2019; BfV, 2020). Almanya’nın, önümüzdeki dönemde giderek yükselen aşırı sağın gölgesinde aşırı sağcı terör tehdidi ile doğrudan yüzleşmek zorunda kalacağı söylenebilir. Ancak Almanya’daki aşırı sağcı terörün perde arkasında tarihi, dini-ideolojik, siyasi ve bölgesel nedenlerin bulunduğunun da unutulmaması gerekir.
Tarihi açıdan bakıldığında, son 50 yıllık geçmişinde Almanya’da aşırı sağcı ve ırkçı hareketlerin varlığını sürdürdüğü, hatta gizli yeraltı örgütlenmesine sahip olduğu söylenebilir. 1970 ve 1980’lerde Almanya’da aşırı sağcı ve ırkçı hareketler Neonazi olarak tekrar ortaya çıkmışken, özellikle 2000’lerden sonra şiddet ve terör eylemlerinde bulunan aşırı sağcı ve ırkçı örgütlerin sayısının arttığı görülmektedir. Örneğin, 2000-2020 yılları arasında Almanya’da Blood & Honour (B&H), White Youth, Landser, Collegium Humanum (CH), Bauernhilfe, Freikorps Havelland, Kameradschaft Süd, Heimattreue Deutsche Jugend (HDJ), Nationalsozialistischer Untergrund, Old School Society, Altermedia Deutschland, Weisse Wölfe Terrorcrew, Gruppe Freital ve Combat 18 Deutschland gibi birçok aşırı sağcı ve ırkçı örgüt tespit edilmiş ve yasaklanmıştır (GBA, 2016; GBA, 2020; Kailitz, 2012). Ne var ki, ülkedeki bazı aşırı sağcı ve ırkçı yeraltı örgütlerin hala açığa çıkmadığı da göz ardı edilemez. Almanya’daki süre gelen söz konusu aşırı sağcı ve ırkçı hareketlerin ülkedeki aşırı sağcı terör için tetikleyici bir unsur olduğu tahmin edilebilir.
Almanya’daki aşırı sağcı ve ırkçı hareketlerin daha çok etnik köken, ırk, ten rengi, dil, kültür, din ve inanç nedenleriyle algılanan ayrımcılıktan kaynaklandığı dikkate alındığında, aşırı sağcı terörizmin dini-ideolojik temellerinin olduğu anlaşılabilir.
Özellikle son yıllarda ülkedeki aşırı sağcı terör eylemlerinin artması, Almanya’daki hatta tüm Avrupa’daki göçmen karşıtlığı ve islamofobinin yükselmesinden de kaynaklandığı ifade edilebilir. Örneğin, Aralık 2014’de Almanya’da kurulan ve hızla büyüyen Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar (Pegida) örgütünün göçmen ve İslam karşıtı bir hareket olduğu aşikardır. Pegida, mevcut durumuyla Almanya’nın birçok şehrinde alt kuruluşlarını oluşturarak büyümektedir. Örneğin, Dresden’den başlayan Pegida’nın günümüzde Legida (Leipzig), Bärgida (Berlin), Magida (Magdeburg), Saargida (Saarland), Olgida (Oldenburg), HH-Gida (Hamburg), Bregida (Bremen), Mügida (München), Kagida (Kassel), Hagida (Hannover), Bogida (Bon), Nügida (Nürnberg), Dügida (Düsseldorf), Kögida (Köln), Pegida NRW ve Pegida Würztburg gibi şehirlerde alt kuruluşları bulunmaktadır (Geiges, Marg, Walter, 2015). Ayrıca, son yıllarda Orta Doğu ülkelerinde yaşanan olaylar sonucunda yüz binlerce mültecinin Almanya’ya sığınması da ülkedeki göçmen ve İslam karşıtı görüşlerin artmasının nedenleri arasında gösterilebilir.
Siyasi açıdan bakıldığında, Almanya’da aşırı sağ siyasi partilerin de faaliyet göstermesi, ülkedeki aşırı sağın terör eylemlerinin artmasına da yol açabilir. Günümüzde Almanya’da Almanya Ulusal Demokratik Partisi (NPD), Üçüncü Yol Partisi (III. Weg), Sağ (Die Rechte), Cumhuriyetçiler (REP), Deutsche Konservative ve Almanya için Alternatif (AfD) gibi sağ ve aşırı sağ partiler bulunmaktadır. Bunların arasında Kasım 1964’de kurulan NPD, üye sayısının az olmasına rağmen, en eski sağ parti olarak birkaç alt kuruluşa sahiptir. NPD’nin 1967’de kurulan gençler kolu Junge Nationalisten (JN) ve Eylül 2006’da kurulan kadınlar kolu Ring Nationaler Frauen (RNF) gibi alt kuruluşlarının yanı sıra, Deutsche Stimme ve Sachsen-Stimme gibi basın yayın kolları da bulunmaktadır (NPD, 2019).
Almanya’daki aşırı sağ siyasi partilerden söz ederken, özellikle 2010’dan sonra kurulan aşırı sağcı siyasi partilerin sayısının ve etkisinin giderek artması oldukça dikkat çekici bir durumdur. Mayıs 2012’de kurulan Sağ parti, yeni kurulmasına ve üye sayısının az olmasına rağmen, Mayıs 2014’te Kuzey Ren-Vestfalya Yerel Seçimlerinde, Dortmund meclisinde 1 sandalye ve Hamm meclisinde 1 sandalye kazanmıştır (Nrw.de, 2014). Eylül 2013’de kurulan III. Weg ise, Mayıs 2019’da Saksonya Yerel Seçimlerinde, Plauen meclisinde 1 sandalye kazanmıştır (Plauen.de, 2019). Benzer şekilde, özellikle Şubat 2013’de kurulan AfD’nin kısa dönemde oldukça hızlı yükselişi, ülkedeki yükselen aşırı sağın bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşırı sağcı olarak nitelendirilen AfD, 2017 Federal Meclis Seçimlerinde %12.6’lık oy oranı ile üçüncü parti olarak ilk defa Federal Meclis’te yer almıştır (Bundeswahlleiter, 2017). Böylece 1945’ten bu yana aşırı sağ bir parti olarak ilk defa Federal Meclis’e giren AfD, sonrasında her yerel seçimde oy oranlarını artırmış hatta Mayıs 2019’daki Avrupa Parlamento (AP) Seçimlerinde ise 11 sandalye kazanarak ilk defa Avrupa Parlamentosu’na da girmiştir. BfV tarafından açıklanan Almanya’daki yaklaşık 32 bin aşırı sağcı sempatizanların çoğunluğunun da söz konusu sağcı siyasi partilerin üyesi olduğu düşünüldüğünde, siyasetin kalbi olan Meclis ve AP’de kendisine yer bulan bu aşırı sağ akım, Almanya’daki aşırı sağcı terörizm eylemlerinin artmasına da yol açabilir.
Bölgesel açıdan bakıldığında, son yıllarda Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de aşırı milliyetçi, göç ve İslam karşıtı bir duruşun ortaya çıkması ve yükselmesinin, Almanya’daki aşırı sağın hızla yükselmesi için bir ortam yarattığını ifade edebiliriz. Örneğin, Avusturya’da Heinz Christian Strache’nin aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) yükselişi, Hollanda’da Geert Wilders’in aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) parlamentodaki sandalye sayısını artırması, İsveç’te Jimmie Akesson’un liderliğindeki göç ve İslam karşıtı İsveç Demokratları Partisi’nin (SD) üçüncü büyük parti olması ve Fransa’da Marine Le Pen’in aşırı sağcı Fransa Ulusal Cephe Partisi’nin (FN) etkisinin artması, Almanya’da aşırı sağın veya aşırı sağcı terörizmin yükselmesine neden olan bölgesel faktörler olarak gösterilebilir.
Özet olarak, dünyanın ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dördüncü ve AB’nin ise en büyük ekonomisi olan Almanya’da aşırı sağcı terörizmin artması, öncelikle ülkenin siyasi ve sosyal istikrarını ve güvenliğini etkileyebilecek büyük bir tehdit olarak görülmektedir. Dolayısıyla Almanya hükümeti, aşırı sağcı terörizmin arkasında tarihi, dini-ideolojik, siyasi, bölgesel ve diğer nedenleri inceleyerek gerekli güvenlik önlemleri ve yasal düzenlemeler çerçevesinde mücadele etmelidir. Bu bağlamda, dördüncü kez iktidarda olan Angele Merkel’in görev süresinin sonuna yaklaştığı dikkate alındığında, Almanya’nın bir sonraki hükümetinin karşılaşması muhtemel büyük sorunlar arasında aşırı sağcı terörün olduğu söylenebilir.
se
Kaynaklar:
AAS (2020). Sağcı terör ölümleri. Alınan yer: https://www.amadeu-antonio-stiftung.de/todesopfer -rechter-gewalt/. Erişim tarihi: 16.03.2020.
BfV (2018). Aşırı sağcı sempatizanlar hakkında. Alınan yer: https://www.verfassungsschutz.de/de/arbeitsfelder/af-rechtsextremismus/zahlen-und-fakten-rechtsextremismus/rechtsextremistisches-personenpotenzial-2018. Erişim tarihi: 16.03.2020.
BfV (2020). BfV’nin 12 Mart 2020’deki sağcı aşırılıkçılığa karşı mücadelenin durumu üzerine basın toplantısı. Alınan yer: https://www.verfassungsschutz.de/de/oeffentlichkeitsarbeit/vortraege /eingangsstatement-p-20200312-pressekonferenz-zum-stand-der-bekaempfung-des-rechtsextremismus. Erişim tarihi: 17.03.2020.
Bundeswahlleiter (2017). 2017 Almanya Federal Meclis seçiminin sonuçları. Alınan yer: https://www.bundeswahlleiter.de/bundestagswahlen/2017/ergebnisse/bund-99.html Erişim tarihi: 20.03.2020.
GBA (2016). Yasaklanan aşırı sağcı örgütler. Alınan yer: https://www.verfassungsschutz.de/de/ arbeitsfelder/af-rechtsextremismus/verbotene-organisationen-rechtsextremismus. Erişim tarihi: 18.03.2020.
GBA, 2020. 19 Şubat 2020’de Hanau’da gerçekleşen saldırıya yönelik soruşturma durumu hakkında. Alınan yer: https://www.generalbundesanwalt.de/SharedDocs/ Pressemitteilungen/DE/ aktuelle/Pressemitteilung2-vom-20-02-2020.html. Erişim tarihi: 16.03.2020
GBA (2020). Aşırı sağcı terörizm. Alınan yer: https://www.generalbundesanwalt.de/DE/Unsere_Aufgaben/Terrorismus/Rechtsextremistischer-Terrorismus/rechtsextremistischer-Terrorismus_node.html. Erişim tarihi: 19.03.202
Geiges, Lars; Marg, Stine; Walter, Franz (2015). Pegida: Sivil toplumun kirli tarafı mı? Bielefeld: transcript Verlag, s. 28
Kailitz, Susanne (2012). Almanya’da sağcı yeraltı terör grupları uzun bir geçmişe sahiptir. Alınan yer: https://www.das-parlament.de/2012/29_31/Themenausgabe/39830572-319404. Erişim tarihi: 19.03.2020.
NPD (2019). NPD tarihi. Alınan yer: https://npd.de/geschichte-der-npd/. Erişim tarihi: 20.03.2020.
Nrw.de (2014). Kommunalwahlen 2014. Alınan yer: https://www.wahlergebnisse.nrw/kommunalwahlen/2014/index.html. Erişim tarihi: 20.03.2020.
Plauen.de (2019). 26 Mayıs 2019 tarihindeki Plauen Yerel Meclis seçimlerinin sonuçları. Alınan yer: https://www.plauen.de/media/dokumente/rathaus/wahlen/stadtratswahl2019bekergebnis.pdf. Erişim tarihi: 19.03.2020.
Ömirbek Hanayi Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Çin’in Minzu Üniversitesi Kazak dili ve edebiyatı Fakültesini tamamlamıştır. 2008-2009 yılları arası Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne değişim öğrencisi olarak katılmıştır. 2010 yılında Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne giren Ömirbek Hanayi 2010-2012 yılları arası “Kasachisch im postsowjetischen Kasachstan” adlı proje üzerinde çalışmıştır.