Son yıllarda Çin’in ekonomik büyümesine paralel olarak, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne Çin hükümetinin kontrolü giderek artarken, bölgede yaşayan azınlıkların sosyal hayatındaki sıkıntılar yükselmektedir. Çünkü Pekin yönetiminin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne (SUÖB) yönelik izlediği dil ve eğitim politikaları bölgedeki tüm azınlıkların kendi dil hakkı ve kültürel kimliklerini muhafaza etmelerini zor durumda bırakmıştır. Bölgedeki Çin dili öğretiminin son derecede güçlendirilmesi ve çift dilli eğitim sisteminin yaygınlaştırılması, azınlıkların kendi ana dilinde eğitim almalarının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Bu yüzden azınlıkların çocukları anaokulundan itibaren Çince eğitim alma zorunluluğunda kalmaktadır.
1949 yılından itibaren Çin Komünist Partisi (ÇKP) yönetimindeki Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) merkezi hâkimiyeti altına giren Sincan (Xinjiang) bölgesi, 1955 yılında SUÖB olarak kurulduğunda, bölgedeki tüm azınlıkların kanunen kendi dillerinde temel eğitim görme hakkına sahip oldukları belirlenmiştir. Örneğin, ÇHC Anayasası’nın 4. maddesinde: “Her bir milletin kendi ana dilini kullanma ve geliştirme hakkı vardır” diye yazılmıştır. ÇHC Eğitim Yasası’nın 12. Maddesinde ise: “Çin dili, okul ve başka eğitim kurumlarının başlıca eğitim dilidir. Ama azınlıkların okul ve başka eğitim kurumlarında kendi ana dillerinde veya yerel ortak dilde eğitim verilmelidir” diye gösterilmiştir. ÇHC Bölgesel Özerk Yönetim Yasası’nın 10. maddesinde ise: “Özerk hükümetler yerel azınlıkların kendi ana dilini kullanma ve geliştirme haklarını sağlamalıdır” diye açıklanmıştır. [1] Fakat Çin’deki azınlıkların kendi ana dilini kullanma ve geliştirme hakkına yönelik söz konusu yasal maddelerin olmasına rağmen, özerk bölgelerde de Çin dilinin üstünlüğünü sağlayan yasal maddeler de düzenlenmiştir. Örneğin, ÇHC Bölgesel Özerk Yönetim Yasası’nın 37. maddesinde: “Özerk hükümetler yerel duruma göre ilkokulun alt ya da üst seviyesinden itibaren Çin dilini öğretmeye başlamalıdır” şeklinde karar alınmıştır. [1] Bu tür yasal düzenlemelere dayanan Pekin yönetimi özerk bölgelerde Çin dili öğretimi ile çift dilli eğitimi güçlendirmektedir.
Çin hükümeti, ulusal stratejik çıkarları açısından SUÖB’deki etnik birliği, istikrar ve güvenliği sağlayabilmek için ilk sırada bölgedeki temel eğitim sistemini ele almıştır. Bu doğrultuda 1950 yılında “Sincan (Xinjiang) Bölgesi Eğitim Reform Kararı” alınarak, azınlık okullarında Çin dili veya Rus dili dersi seçilmesi, Çin okullarında ise Uygur dili veya Rus dili dersi seçilmesi kararlaştırılmıştır. 1950-1955 yılları arasında ÇKP ile Çin hükümeti bölgede eskiden bulunan okulları sosyalist yapıya uygun olarak yeniden düzenlemeye çaba harcamıştır. Bu doğrultuda 1955 yılında Urumçi’de İlköğretim Toplantısı düzenlenmiş olup, 1956 yılında kurulan SUÖB Eğitim Yayınevi, 1957 yılından itibaren ilkokulların ders kitapları ve eğitim taslaklarını Uygurca, Kazakça, Kırgızca, Moğolca ve Sibo dilinde yayınlamaya başlamıştır. 1960 yılında bölgedeki azınlıklar için 5 yıllık eğitim sistemi gerçekleştirilmiştir. [2] 1988 yılında bölgede 9 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim uygulanarak, tüm bölgede 1995 yılından önce temel İlköğretimi ve 2000 yılından önce temel Ortaöğretimi yaygınlaştırma planlanmıştır. [3] 2009 yılında bölgede 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi yaygınlaştırma planından anlaşıldığı üzere [4], SUÖB Eğitim Kurumu tarafından 2016 yılından itibaren tüm bölge genelinde 3 yıllık okul öncesi eğitimini, 6 yıllık temel İlköğretimi, 3 yıllık temel Ortaöğretimi ve daha sonra 3 yıllık Liseyi kapsayan toplam 15 yıllık zorunlu eğitimi yaygınlaştırma hedeflenmiştir. [5]
Pekin yönetiminin SUÖB’e yönelik izlediği eğitim siyasetine bakıldığında, bölgedeki eğitim yapısında ortaya çıkan birkaç değişime değinmek anlamlı olacaktır. 1) Alfabe değiştirilmesi.SSCB’nin 1920 ve 30’lu yıllarda Orta Asya’da uyguladığı alfabe değişikliği gibi, Çin hükümeti tarafından da 1949 yılından bu yana SUÖB’de yaşayan Uygur, Kazak ve Kırgızlar’ın alfabesinde üç defa büyük reformlar hayata geçirilmiştir. 1955-1956 yılları arasında bölgedeki Uygur, Kazak ve Kırgızlar’ın dil ve yazısı üzerinde araştırma yapan Çinli araştırmacılar ile Çin yetkilileri, bölgede geleneksel olarak kullanılan Arap yazısını “halk dillerinin tabiatına uygun değildir” sonucuna vararak, bölgedeki Arap alfabesinin Rus alfabesiyle değiştirilmesini ortaya koymuş ve onun uygulanmasının önemliliğini öne sürmüştür. 31 Kasım 1956 tarihinde bölgedeki Uygur, Kazak ve Kırgızlar’ın Arap harflerine dayalı alfabeleri Rus Kiril alfabesiyle değiştirilmeye başlanmıştır. Lakin 1958 yılında Rus Kiril alfabesine geçme kararı ortadan kaldırılmış olup onun yerine 1959 yılında bölgedeki Uygur, Kazak ve Kırgızlar için Latin alfabesine geçme kararı uygulanmıştır. 1959-1964 yılları arasında okullarda deneme sürecinde kullanılan Latin alfabesinin, ÇHC Devlet Konseyi tarafından SUÖB’de 1 Ocak 1965 tarihi itibarıyla resmi olarak kullanılması onaylanmıştır. 1982 yılında bölgedeki Uygur, Kazak ve Kırgızlar için tekrar Arap alfabesine geçme kararı kabul edilmiştir. 2000’lerden sonra ise bölgede Latin alfabesine geçme sorunu tekrar söz konusu olmaya başlamaktadır. [6] Böylece 30 yıl içinde üç defa alfabe değişikliği geçekleştirilmesinden dolayı bölgedeki Uygur, Kazak ve Kırgızlar’ın dil ve edebiyatı, eğitim ve kültürü belli bir şekilde zarar görmüştür.
2) Çin dili öğretimi. Çin hükümeti SUÖB’deki azınlık öğrencileri için Çin dili öğretimini 1950’lerden başlatmıştır. İlk olarak 1950 yılında bölgedeki azınlık okullarında Çin dili veya Rus dili dersi seçilmesine yönelik karar uygulanmıştır. SUÖB İstatistik Kurumu’nun Haziran 1959 yılındaki kararına göre, Çin dilinin bölgedeki azınlık okullarında İlköğretimin 4. sınıfından itibaren öğretilmesi benimsenmiştir. Aynı yılda, bölgedeki azınlık öğrenciler için Yükseköğretim öncesi 1 yıl Çince öğretiminde dinleme, konuşma, okuma ve yazma gibi dört temel dil bilgisi becerisinin geliştirmesine ilişkin yeni bir düzenleme yapılmıştır. 1963 yılında ise bölgedeki azınlık okulları için Çin dili kitabı hazırlanmıştır. 1984 yılından 1995 yılına kadar Ortaöğretim ve lise mezunu olan azınlık öğrencilerinin iyi derecede Çin dili becerisine sahip olmaları talep edilmiştir. [7] 1998 yılından itibaren bölgede Çince Seviye Sınavı (HSK) uygulamaya konulmuştur. [8] 24 Kasım 2002 tarihinde ise Çin Eğitim Bakanlığı “Özerk Bölgelerde Çince Seviye Sınavını (MHK) Gerçekleştirme Kararı”nı yayınladıktan sonra, 2004 yılından itibaren SUÖB’de bu karar uygulanmaya başlanmıştır. [9] Böylece Çin dili öğretiminin geliştirilmesiyle bölgede çift dilli eğitimin temeli atılmıştır.
3) Azınlık okulları ile Çin okullarının birleştirilmesi. 1960 yılında ÇKP SUÖB Komitesi’nin “Azınlık okullar ile Çin okullarını birleştirmek – Eğitim reformunun bir parçasıdır” başlığında karar ilan etmesi, bölgedeki bazı azınlık okulları ile Çin okullarının birleştirilmesine yol açmıştır. Ancak 1963 yılında bölgede birleştirilen okulların sayısı sadece 20 olmuştur. 1981 yılında ise bu rakam 165’e yükselmiştir. [10] Verilere göre 2000 yılına kadar bölgede azınlık ve Çin okullarından oluşan 461 İlkokul, Ortaokul ve Lise birleştirilmiştir. [11]
4) Özel Sincan Sınıfları. 5 Haziran 2000 tarihinde Çin Eğitim Bakanlığı “Çin’in Büyük Şehirlerinde SUÖB Azınlıkları için Lise Sınıflarını Açma Kararı”nı onaylamıştır. [12] 2000 yılında Çin’in 12 büyük şehrinde Sincan Sınıfları olarak adlandırılan 4 yıllık Lise sınıfları açılmıştır ve ilk sırada 1,000 öğrenci kabul edilmiştir. 2007 yılında Çin’in 28 büyük şehrinde özel Sincan sınıfları açılarak, her yıl 5,000 öğrenci kabul etmeye başlamıştır. [13] Verilere göre, 2015 yılında bu tür Sincan sınıflarına 9,880 yeni öğrenci kaydedilmiş olup 2000 yılından bu yana SUÖB’den kabul edilen öğrencilerin toplam sayısı 37 bine ulaşmıştır. Bunların %90’ı azınlık öğrencilerden oluşmaktadır.[14] Çin’in büyük şehirlerindeki özel Sincan sınıflarının 2010-2015 yılları arasındaki gelişimini aşağıdaki tablodan inceleyebiliriz. [15] [16]
Tablo1: Özel Sincan Sınıflarının 2010-2015 Yılları Arasındaki Gelişimi
Yıl | Sincan Sınıfı Açılan Şehirler | Sınıfların Sayısı | Yeni Öğrencilerin Sayısı | Okuyan Toplam Öğrenci Sayısı |
2010 | 36 | 66 | 6,378 | 22,000 |
2011 | 40 | 76 | 7,090 | 24,000 |
2012 | 44 | 85 | 8,330 | 27,000 |
2013 | 45 | 91 | 9,122 | 30,900 |
2014 | 45 | 93 | 9,880 | 34,000 |
2015 | 45 | 93 | 9,880 | 37,000 |
5) Çift dilli eğitim. Çin hükümeti tarafından SUÖB’de yaşayan Türk topluluklarının Alfabelerinin sürekli değiştirilmesine paralel olarak, bölgede Çin dili öğretiminin güçlendirilmesi, azınlık okullar ile Çin okullarının birleştirilmesi ve bunun yanı sıra Çin’in büyük şehirlerinde Sincan Lise Sınıflarının gerçekleştirilmesi yollarıyla bölgede çift dilli eğitimin temeli çoktan atılmıştır. Ancak Mart 2004 yılında SUÖB yönetimi, 2000 yılından itibaren deneme amaçlı olarak kullanılmaya başlayan çift dilli eğitim sistemini resmi olarak tüm bölgede gerçekleştirme kararı almıştır. [17] Ayrıca, SUÖB’deki çift dilli eğitimin hızla geliştirilmesi amacıyla çift dilli ve Çin dili öğretmenlerinin sayısını artırmak için de çaba harcanmıştır. Örneğin, 2002-2006 yılları arasında SUÖB’de çift dilli ve Çin dili öğretmenlerini yetiştirmek adına devlet tarafından 76 milyon yuan (yaklaşık 11.8 milyon dolar) harcanmıştır. Böylece 2005-2010 yılları arasında 55,463 öğretmen çift dil ve Çin dili hazırlık programını tamamlamıştır. [18] Bölgedeki çift dilli eğitim sisteminin güçlendirilmesinden sonra, son yıllarda bölgede çift dilli eğitim veya Çince eğitim alan azınlık öğrencilerin sayısı ve payı giderek artmaktadır. Örneğin, SUÖB Eğitim Kurumu’nun verilerine göre, 2010 yılında tüm bölgede çift dilli eğitim veya Çince eğitim alan azınlık öğrencilerin toplam sayısı 1.1987 milyon olarak bölgedeki tüm azınlık öğrencilerin arasındaki payı %48.0 olarak gerçekleşmiştir. Bunun içinde 371.6 bini okul öncesi eğitiminde ve 827.1 bini İlköğretim, Ortaöğretim ve Lisededir. [19] 2015 yılında ise tüm bölgede çift dilli eğitim veya Çince eğitim alan azınlık öğrencilerin toplam sayısı 2.2493 milyon olarak bölgedeki tüm azınlık öğrencilerin arasındaki payı %78.85’e yükselmiştir. Bunun içinde 550.5 bini okul öncesi eğitiminde ve 1.6988 milyonu ise İlköğretim, Ortaöğretim ve Lisededir. [20] Bu rakamı Çin hükümeti 2020 yılına kadar %90’a yükseltmeyi hedeflemektedir. [21]
Nitekim bölgede çift dilli eğitim sisteminin yürürlüğe girmesi ve güçlendirilmesiyle beraber, bölgedeki özel azınlık okulları azaltılmaya başlamıştır. 2005-2010 yılları arasında bölgedeki azınlık okullarının sayısı sürekli azalmıştır. Örneğin, 2005 yılında bölgede azınlık Ortaokul ve Liselerin toplam sayısı 973 olarak bölgedeki payı %48’e, İlkokulların sayısı 3,616 olarak bölgedeki payı %69.42’ye karşılık gelmiştir. [22] 2006 yılında ise bölgede azınlık Ortaokul ve Liselerin toplam sayısı 891’e azalarak bölgedeki payı %47.12’ye, İlkokulların sayısı 3,285’e azalarak bölgedeki payı %68.12’ye inmiştir. [23] 2010 yılında ise bölgede azınlık Ortaokul ve Liselerin toplam sayısı 711’e azalarak bölgedeki payı %47.11, İlkokulların sayısı 2,646’ya azalarak bölgedeki payı %72.43 olmuştur. [24] Bölgedeki çift dilli eğitimin son dönemdeki gelişimine örnek olarak, 2010-2015 yılları arasında çift dilli eğitim veya Çince eğitim alan azınlık öğrencilerin sayısını ve onların bölgedeki tüm azınlık öğrencilerin arasındaki payını aşağıdaki tablodaki gibi özetleyebiliriz.[16]
Tablo2: Çift Dilli Eğitim veya Çince Eğitim Alan Azınlık Öğrenciler Sayısı ve Payı (2010-2015)
Yıl |
Çift Dilli Eğitim veya Çince Eğitim Alan Azınlık Öğrencilerin Sayısı ve Payı | |||||
Anaokulunda | Payı | İlkokul, Ortaokul ve Lisede | Payı | Toplam Sayısı | Payı | |
2010 | 371,600 | %56.5 | 827,100 | %38.9 | 1,198,700 | %48 |
2011 | 409,900 | %62.4 | 998,500 | %46.9 | 1,408,400 | %55 |
2012 | 455,000 | %65.5 | 1,223,600 | %59.3 | 1,678,600 | %66.6 |
2013 | 476,600 | %64.61 | 1,349,500 | %64.4 | 1,826,100 | %70.93 |
2014 | 508,000 | %63.11 | 1,500,300 | %68.6 | 2,008,300 | %74.55 |
2015 | 550,500 | %63.19 | 1,698,800 | %72.38 | 2,249,300 | %78.85 |
2.Bölgedeki Kazak Okulları
SUÖB’de yaşayan Türk topluluklarının ikinci en büyük grubu Kazaklar’dır. SUÖB İstatistik Kurumu’nun 2016 yılı verilerine göre, günümüzde bölgedeki Kazaklar’ın toplam sayısı 1 milyon 597 bin olarak bölge nüfusunun %6.88’ine karşılık gelmektedir. [25] SUÖB’deki Kazaklar genelde İli Kazak Özerk İli, Tarbagatay, Altay, Mori Kazak Özerk İlçesi ve Barköl Kazak Özerk İlçesi’nde yaşamaktadır. Bunun yanı sıra bazıları da Urumçi, Karamay, Changji Hui Özerk İli ve Bortala Moğol Özerk İli’nde bulunmaktadır.
SUÖB’de yaşayan Kazaklar sosyal hayatında kendi kültürel geleneklerini, örf ve âdetlerini sürdürmeye çalışmalarına rağmen, bölgedeki başka azınlıklar gibi, ana dili ve milli eğitimini geliştirmekte sıkıntı yaşamaktadırlar. Bunun temel nedeni ise Çin hükümetinin bölgede çift dilli eğitimi güçlendirerek azınlıkların milli eğitimini kısıtlamasıdır. 2004 yılında bölgede çift dilli eğitimin resmi uygulanması itibarıyla bölgedeki Kazak okullarının sayısı sürekli azalmaktadır. Örneğin, 2005 yılında bölgede 326 Kazak İlkokulu ve 172 Ortaokul ve Lisesi varken [22], 2006 yılında Kazak İlkokullarının sayısı 288 ve Kazak Ortaokul ve Liselerinin 165 olarak belli bir düzeyde azalmıştır. [21] Son yıllarda da bölgedeki Kazak okulları sayısının daha da azalması söz konusudur. Örneğin, 2010 yılında bölgedeki Kazak İlkokulları 150 ve Kazak Ortaokul ve Liseleri 109 iken [24], 2011 yılında ise Kazak İlkokulları 150 ve Kazak Ortaokul ve Liseleri 96 olmuştur. [26]
Bölgede bulunan Kazak okullarının toplam sayısının az olmasının yanı sıra, kendi sorunları da vardır. Bu sorunları aşağıdaki bir kaç neden ile özetleyebiliriz.
1) Yatılı (pansiyonlu) okullar sorunu. Bölgedeki Kazak okullarının çoğunluğu yatılı (pansiyonlu) okullardan oluşmaktadır. Bunun nedeni de bölgede yaşayan Kazaklar’ın dağınık yerleşimine, sosyal ve ekonomik hayatına bağlıdır. Bölgedeki 1 milyon 597 bin nüfuslu Kazaklar’ın çoğunluğu bölgenin kuzeyindeki dağlık köylerde yaşamaktadır ve bazıları ise hala göçebe olarak hayvan yetiştirmeyle uğraşmaktadır. Bu nedenle Kazaklar’ın yaşadığı yerlerdeki tüm İlkokullar, özellikle Ortaokul ve Liselerin çoğunluğu yatılı (pansiyonlu) olarak bulunmaktadır. Çünkü Kazak Ortaokul ve Liseleri sadece il ve ilçe merkezlerinde ve şehirlerde bulunmaktadır, kasaba ve köylerde ise sadece İlkokullar vardır. Bu yüzden yatılı (pansiyonlu) okulların bazılarında sadece öğrenciler değil, öğretmenler de okul pansiyonlarında kalmak zorundadır. Pansiyonlu okullarda yemek, sağlık ve güvenlik hizmetlerinin iyi kontrol edilmesi de oldukça zordur. Nitekim okul pansiyonlarında hastalık ve kavgaların ortaya çıkması da söz konusudur. Bu yüzden pansiyonlarda kalan öğrencilerin ailesinden uzak kalması ve ders sonrasında da okul pansiyonunda kalarak hayatlarını sürdürmeleri onların sağlam beslenmelerini ve büyümelerini belli bir düzeyde etkileyebilmektedir. Örneğin, 2015 yılında İli Kazak Özerk İli’ndeki Kazak yatılı (pansiyonlu) okullarına yapılan bir araştırma sonucuna göre, okul pansiyonlarında kalan Kazak öğrencilerin %37.45’inde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı büyüme geriliği, %2.87’sinde şişmanlık ve %1.94’inde fazla ağırlık bulunmuştur. [27]
2) Okulların altyapısındaki yetersizlik. Kazak okulların çoğunluğunda okul binasının yerleşimi standartlara uygun olmamakla beraber, spor salonu eksikliği, eğitim teknolojilerinin eski olması ve erişim hizmetlerine ulaşamama gibi bir çok sorun mevcuttur. Bu sorunların temel nedeni ise hükümet tarafından yeterli desteğin sağlanmamasıdır. Nitekim Kazak okullarında okul servisi bulunmamaktadır. Bu yüzden dağlık alandaki köylerdeki öğrencilerin okula gidip gelmeleri de zor olmaktadır.
3) Anaokulu sorunu. Bölge genelinde Kazak Anaokulu çok azdır ve sadece birkaç dağlık alandaki köylerde bulunmaktadır. Bölgedeki hemen hemen tüm Kazak çocukları çift dilli Anaokuluna ya da Çince Anaokuluna gitmek zorundadır. Nitekim Kazak dilinde Anaokulu kitapları da eksiktir. Son yıllarda bölgede ‘çift dilli Anaokulu’ kavramının yükselmesi Kazaklar’ın kendi dilinde eğitim veren Anaokulu sorununu daha da büyütmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse, 2004 yılından itibaren SUÖB’nin temel eğitim sisteminde çift dilli eğitimin resmi olarak yürürlüğe girmesi ve yaygınlaştırılması nedeniyle, bölgedeki azınlık okulları özellikle Çince okullar ile birleştirilerek veya kapatılarak, azınlıkların kendi ana dilinde eğitim almaları sınırlanmaktadır. Son yıllarda tüm bölgede çift dilli eğitim veya Çince eğitim alan azınlık öğrencilerin toplam sayısının giderek artmasının yanı sıra, okul öncesi eğitiminde de azınlık öğrencileri Anaokulundan itibaren Çince öğrenme zorunluluğu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Çin hükümetinin çift dilli eğitim veren okullara desteğini yükseltmesi, azınlıkların ana dilinde eğitim veren okulların öneminin azalmasına yol açmaktadır. Nitekim bölgede bulunan azınlık okullarının sayısı da sürekli azalmaktadır. Bu gelişmeler azınlıkların kendi dil hakkı ve kültürel kimliklerini kaybetme korkusunu büyütmektedir.
Kaynaklar:
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Ömirbek Hanayi Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Çin’in Minzu Üniversitesi Kazak dili ve edebiyatı Fakültesini tamamlamıştır. 2008-2009 yılları arası Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne değişim öğrencisi olarak katılmıştır. 2010 yılında Justus Liebig Giessen Üniversitesin’in Türkoloji Bölümüne giren Ömirbek Hanayi 2010-2012 yılları arası “Kasachisch im postsowjetischen Kasachstan” adlı proje üzerinde çalışmıştır.