İnsanın sosyo-kültürel kimliğini oluşturan ana faktörlerden biri de insanın tarihsel hafızasıdır. Zira tarihsel hafıza ortak anılarımız aracılığıyla bizleri birbirimize bağlamakta olup, akrabalık, arkadaşlık, topluluk ve hatta etnik ilişkileri düzenlemektedir. Tarihsel hafızanın belirli yer ve mekânlarla ilişkilendirilmesi, bilimdeki maddi kültür ile manevi değerler arasındaki ortak ilişkiyi açıklamaktadır. Anıt eserleri genelde tarih, etnografi, sosyoloji, antropoloji, felsefe, mimari ve coğrafya gibi çeşitli disiplinler çerçevesinde araştırılmaktadır. Bunlar, kutsal düzeyde insanlık tarihinin yaşam deneyimlerini anlatan ana miras olarak kabul edilmektedir. Ülkenin tarihi ve kültüründe yer alan bu tür yerler, anıt eserleri olarak adlandırılmaktadır. Zira anıt eserleri aynı zamanda nesilden nesile aktarılan geleneksel kültürün tanıtımında önemli eserler olarak kabul edilir.
Şehrin mimari yapısı açısından bakıldığında, anıt eserleri, toplumun sosyo-kültürel durumunu ve sosyal ilişkilerini yansıtan ana sembolik nesne olarak kabul edilmektedir. Özellikle kutsal anıtlar ve yerlerin oluşumu her dönemde kültürel, siyasi ve devlet yapısının gelişme süreçlerine bağlı olmuştur. Dolayısıyla dönemin kültürel özelliğini taşıyan özel bir yapı olarak anıt eserlerinin değeri güç geçtikçe artırken, kimileri bazı tarihsel olaylar ve devlet ideolojisini için veya gelecek nesillere belirli tarihi olayları anlatmak için kullanılmaktadır. Aynı zamanda, bazı anıtlar gün geçtikçe değerini kaybederek, tarihi önemini yitirmektedir. Kazakistan’ın birçok şehrinde çok önemli anıt eserleri yer almaktadır. Bu bağlamda yaklaşık 2000 yıllık tarihe sahip Türkistan’ın özel bir yeri vardır. Çünkü Türkistan şehrinde birçok çeşitli anıt eserleri bulunmaktadır. Ayrıca, Türkistan, doğa ve iklim koşullarına da bağlı olarak ülkenin güney bölgesindeki şehir yapısının özelliklerini de taşımaktadır [Feoktistova, 2010]. Türkistan’daki anıt eserlerinin önemini kanıtlayan çok sayıda yazılı kaynaklar, arkeolojik buluntular ve müze malzemeleri mevcuttur. Aynı zamanda, söz konusu anıt eserleri, kent halkının tarihi hafızasında bu güne kadar önemini yitirmemiştir.
Günümüz Türkistan’ındaki anıt eserleri birkaç gruba ayırmak mümkündür. Bunları; orta çağ, erken modern dönem ve modern dönem olarak ifade edebiliriz. Türkistan’daki orta çağ anıt eserlerinin korunması şehir için büyük büyük önem taşımaktadır. Zira şehirde korunan orta çağ mimarisi, Türkistan’ın şehir kimliği, modern gelişimi ve turistik potansiyelinin artması açısından önemli rol oynamaktadır. Hoca Ahmed Yesevi Türbesi, bu anıt eserler arasında eşsiz olarak kabul edilmektedir. Türbe, bir orta çağ anıt eseri olmasına rağmen bugüne kadar tarihi ve kültürel önemini kaybetmemiştir. Bunun yanı sıra Rabiga Sultan Begim Türbesi de mimarisi ile dikkat çekmektedir. Onun dışında Al-Hoca Ata Türbesi ve son zamanlarda arkeolojik kazılar sonucunda yeni keşfedilen bazı kalıntılar da yer almaktadır [Azret-Sultan, 2019]. Kısacası, orta çağ Türkistan’ının o dönemdeki mimarisi hakkında bilgilere bu anıtlar aracılığıyla erişebilmekteyiz.
Türkistan’ın anıt eserleri orta çağla sınırlı kalmamış, sonraki dönemde de gelişmiştir. Bunun ana tezahürü Kazak Hanlığı döneminde gerçekleşmiştir. Örneğin Türkistan, Kazak Hanlığı’nın başkenti iken, Kazak hanları ve bileri (akil adam), kahramanları ve ünlü isimleri Hoca Ahmed Yesevi Türbesi yanına defnedilmeyi tercih etmişlerdir. Sonuç olarak, Hoca Ahmet Yesevi Türbesi’nin etrafındaki alan anıtsal niteliğe sahip bir mekana dönüşmüştür. Söz konusu türbenin içine ve çevresine defnedilenler arasında Esim Han, Abılay Han, Kazıbek Bi ve diğerleri bulunmaktadır. Bu isimlerin mezar taşları mimari anıt olmasına rağmen, aynı zamanda nesilden nesile aktarılan tarihsel bir kanıt olma özelliğini korumaktadır. Bu tarihsel anıtların günümüze kadar korunması Türkistan bölgesinin kutsal bir yer olarak tanınmasının temelini oluşturmaktadır [Ernur.kz, 2018].
Türkistan şehrindeki erken modern döneme ait anıtların yanı sıra, sadece ulusal temada değil, aynı zamanda Çarlık Rusyası’na ait izler de korunmuştur. Tezahürlerinden biri olarak modern Türkistan Tren İstasyonu yer almaktadır. Tarihi bina, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarındaki Kazak topraklarında olan ulaşım altyapısının bir örneğidir. Bunların arasında Türkistan-Sibirya demiryolu ulaşım hattının önemli bir inşa olduğu bu tür mimari yapılarda görülebilir [ShymkentTV.kz, 2015]. Ayrıca, 1870’in ortalarındaki modern anıtlar askeri kışlalar ve o dönemin eğitim binalarını içermektedir [Kamalova, 2020]. Anıt eserleri arasında Sovyet döneminde Kazak halkının tarihini anlatan birçok anıt da yer almaktadır. Örneğin, 1941–1945 yıllarına ait Büyük Vatanseverlik Savaşı Gazileri Anıtı, Ebedi Alev, Zafer Parkı ve buna benzer 20. yüzyılın ortalarına ait anıtlardır.
Söz konusu anıt eserlerinin önemli bir kısmı ise, Kazakistan’ın bağımsızlığından sonra yer alan kültürel süreçler temelinde oluşturulan inşaat yapıları ve anıtlardan oluşmaktadır. Milli özelliğe sahip çeşitli idari binaların yapımı da bu döneme denk gelmektedir. Bunlara ilaveten, Kazakistan’ın egemenliğinin bağımsız bir sembolü olarak Sembol Parkı, Türk halkının birliğini ve bütünlüğünü yücelten Türk Parkı, Türkistan’ın modern yaşamında özel bir yere sahiptir.
Genelde, her anıt eserinin tüm şehir sakinleri tarafından önemsendiğini düşünmek te yanlış olur. Bu bağlamda nüfusun sosyal ve yaş farklılıkları da önemli bir rol oynamaktadır. Örneğin, gaziler için Zafer Meydanı, Büyük Vatanseverlik Savaşı anıtları değerli olarak kabul edilse de, gençler için parklar ve yeni inşa edilen tesisler daha çekici gelmektedir. Ayrıca orta kuşak ve turistler için de ana kutsal mekân Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi sayılmaktadır. Bu nedenle, şehirdeki anıt yerlerin incelenmesinde yaşa ve sosyal statüye dikkat edilmelidir.
Günümüzde Türkistan şehrinin yeniden canlandırılması birçok anıt eserlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunun sebebi özellikle şehirdeki inşaat tesislerinin sosyo-kültürel yönelimine dayanmaktadır. Ayrıca Türkistan’daki modern binaların çoğunun orta çağ tarzında inşa edilmiş olması, şehrin bütün olarak anıt yeri olduğunu göstermektedir. Bu, şehir kimliğinin benzersizliğini sağlamada önemli bir faktör olmaktadır. Ele alınan söz konusu özellikler, Türkistan’ın sadece tarihi bir şehir olarak değil, aynı zamanda bir turizm kenti olarak önemini artırmaktadır. Bunu modern Türkistan şehrinin stratejik bir yönü olarak yorumlayabiliriz.
Özet olarak, Türkistan’daki anıt eserlerinin benzersiz özellikleri orta çağ tarzı ile birleşmektedir. Kazakistan’ın diğer şehirleri ile karşılaştırıldığında, Türkistan, her döneme ait tarihi eserleri çoğunluğuyla farklılık göstermektedir. Günümüzde şehrin bu özelliği, bölgede turizmin canlanmasına ve sosyo-kültürel süreçlerin çeşitli boyutlarda gelişmesine önemli katkıda bulunmaktadır.
Kaynakça:
Ernur.kz (2018). Türkistan Eyaletinin Yedi Güzel Yeri. Alınan yer: http://ernur.kz/sayakhat/turkistan-oblysynyn-zheti-keremeti. Erişim tarihi: 20.02.2021.
Feokistova Е.А., (2010). Güney Kazakistan’daki şehirlerin mimari ve sanatsal sisteminin oluşumunun bazı özellikleri hakkında. Nauka, Obrazovanie i Kultura. No. 6. S. 62.
Hazret Sultan (2019). Türkistan bölgesinde milli öneme sahip kutsal yerler. Alınan yer: https://azretsultan.kz/t-rkistan-oblysy-bojynsha-zhalpy-ltty-ma-yzy-bar-asietti-oryndar/. Erişim tarihi: 26.02.2021.
Kamalova G.M., Asılbekova D.B. (2020). Türkistan şehrinin tarihi gelişimi için bölgesel koşullar. Alınan yer: https://cyberleninka.ru/article/n/regionalnye-usloviya-istoricheskogo-razvitiya-goroda-turkestana. Erişim tarihi: 20.02.2021.
ShymkentTV.kz (2015). En eski tren istasyonu Türkistan’da. Alınan yer: https://shymkenttv.kz/kz/news/society_public/page_88163_en-kone-temirzhol-vokzaly-tyrkistanda. Erişim tarihi: 20.02.2021.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
Daulet Jaylıbayev, Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Avrasya Araştırma Enstitüsü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır. 2009 yılında Al-Farabi Kazak Milli Üniversitesi Tarih Fakültesinden lisans derecesini almıştır. Yüksek lisans eğitimini ise 2013 yılında Al-Farabi Kazak Milli Üniversitesi Etnoloji Fakültesinde sunduğu “Kazakistan’daki Azerbaycanlar: Etno-kültürel Süreçler” konulu yüksek lisans teziyle tamamlamıştır.