Küreselleşme ile birlikte günümüzde teknolojinin gelişmesi ve nüfus artışı gibi çok sayıda faktör, enerji kaynaklarına olan ihtiyacı da hızla artırmaktadır. Türkiye, son yıllarda dünya enerji tüketiminin artış hızına göre Çin’den sonra ikinci sırada gelmektedir. Dünya enerji talebinin büyük bir kısmı petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtlar tarafından karşılanmaktadır. Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük çoğunluğu da bu kaynaklardan karşılanmaktadır. Fakat Türkiye’nin, petrol ihtiyacının %89’u (TPAO (a), 2020), doğalgaz talebinin %99,3’ü ithalatla karşılanmaktadır (TPAO (b), 2020). Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Raporu’na göre, Türkiye’nin petrol ithalatında %25,21 pay ile Rusya Federasyonu ilk sırada yer almaktadır (EPDK (a), 2019). Yine EPDK Doğal gaz Piyasası Raporu’na göre ise 2018 yılında Rusya, %46,95’lık pay ile Türkiye’nin en büyük doğal gaz ithalat ortağı olmuştur (EPDK (b), 2019). Gazprom’un Mayıs 2019’da yayımlanan raporundan da anlaşılabileceği gibi Türkiye, Almanya ve İtalya’dan sonra Rus doğal gazının üçüncü en büyük tüketicisi konumundadır (Gazprom, 2019). Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için Türkiye fosil yakıtlar dışında farklı enerji kaynaklarına başvurmaktadır. Bu yönde Türkiye, dünyanın birçok ülkesinde enerji üretiminde kullanılmakta olan nükleer enerji imkanlarını da değerlendirmeye çalışmaktadır. Bu yazıda Türkiye’nin nükleer enerji kapsamında yürüttüğü çalışmalar ve Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin genel durumu ele alınacaktır.
Ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karşılayan petrol, doğal gaz, kömür gibi kaynakların dünya çapında hızlı bir şekilde azalması nedeniyle devletler de enerji tedarik kaynaklarını çeşitlendirme yönünde çalışmalar yürütmektedir. Türkiye’de 2016 yılında elektrik enerjisi talebi bir önceki yıla göre yaklaşık %4,7’lik artışla 278,3 milyar kWh olmuşken (TEİAŞ, 2017), 2017 yılında 2016’ya göre yaklaşık %5,6’lık artışla 294,9 milyar kWh olmuştur (TEİAŞ, 2018). 2018 yılında elektrik enerjisi talebi ise 2017’ye göre yaklaşık %1,1’lik artışla 300,1 milyar kWh olmuştur (TEİAŞ, 2019). ve bu enerjinin temininde dışa olan bağımlılığı, ülkenin alternatif yeni enerji kaynakları ve güzergahları arama sürecini hızlandırmıştır. Bu husus, Türkiye’nin enerji stratejisinde de görülmektedir. Bu stratejinin temel unsurları arasında ithal edilen hidrokarbon enerji kaynaklarının tedariğinde kaynak ve güzergahların çeşitlendirilmesi, yerli yenilenebilir enerji payının yükseltilmesi; enerji verimliliğinin artırılması ve nükleer enerji seçeneğinin, bu arayışlara dahil edilmesi gibi hususlar yer almaktadır (T.C. Dışişleri Bakanlığı, 2020). 2018 yılı enerji tüketim kalemlerine bakıldığı zaman, Türkiye’nin elektrik üretiminin %37,3’ünün kömürden, %29,8’inin doğalgazdan, %19,8’inin hidrolik enerjiden, %6,6’sının rüzgardan, %2,6’sının güneşten, %2,5’inin jeotermal enerjiden ve %1,4’ünün ise diğer kaynaklardan elde edildiği görülmektedir (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2020).
Önemli enerji kaynaklarından biri sayılan nükleer enerji, dünyada 1950’li yıllardan itibaren kullanılmaktadır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın 2019 verilerine göre dünya çapında 443 nükleer reaktör faaliyet göstermekte olup 52 adet nükleer reaktörün ise inşaatı sürmektedir (IAEA/PRIS, 2019). 2018 yılı itibari ile ABD’de 98, Fransa’da 58, Çin’de 46, Japonya’da 39, Güney Kore’de 24, Hindistan’da 22, Kanada’da 19, İngiltere’de 15 ve Ukrayna’da 15 nükleer reaktör faaliyet göstermektedir (IEAE, 2019). Nükleer Güç Santrallerinde üretilen elektrik dünya elektrik arzının %10’unu oluşturmaktadır. Ülkeler bazında bakılırsa Fransa elektrik ihtiyacının %72’sini, Ukrayna %53’ünü, İsveç %40’ını, Belçika %39’unu, Güney Kore %24’ünü ve ABD %19’unu nükleer enerjiden karşılamaktadır. Avrupa Birliği de elektrik tüketiminin ortalama olarak %28’ini nükleer enerjiden sağlamaktadır (T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2020).
Türkiye’nin, nükleer güç santrali inşa etme niyeti 1960’larda ortaya çıkmıştır. 1965 yılında nükleer santralin kurulmasına ilişkin ilk araştırmalar başlatılmıştır. 1974 yılında da Mersin iline bağlı Gülnar ilçesindeki Akkuyu arazisi, ilk nükleer santralin inşaatı için uygun bir arazi olarak kabul edilmiştir. 1995 yılında Türkiye, Nükleer Enerjinin Barışçıl Amaçlarla Kullanımına Dair Anlaşmayı imzalayan ilk ülkelerden biri olmuştur. Bunun ardından Türkiye’de bilimsel ve teknolojik eğitim verme ve personel yetiştirme amacında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kurulmuştur. (Akkuyu Proje Web-sayfası, 2020).
Akkuyu’da nükleer santral inşası için 1994 yılında hazine teminatları, vergi muafiyetleri artırılarak Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile söz konusu yatırım cazip bir hale getirilmeye çalışılmıştır. 1995 yılında Güney Kore’nin KAERI firması ile birlikte Akkuyu nükleer santraline yönelik şartname hazırlanmıştır. 1997 yılında Fransız-Alman, Amerikan-Japon ve Kanada-Japon firmalarından oluşan konsorsiyumdan 700-1500 MW arası reaktör teklifi alınmıştır. Aynı yıl şartnameyi daha etkin kılmak için Yap-İşlet-Sahip ol (YİS) modelini benimseyen Türkiye, YİD modeli yerine YİS modelini öne çıkararak anlaşmaya çalışmıştır. Lakin daha sonraki dönemde hükümetin reaktör yapımına yönelik hazine teminatı vermeyi reddetmesi ve 2000 yılında oluşan ekonomik sıkıntılar yüzünden bu görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Nükleer enerji politikasına yönelik bütüncül bir politika oluşturamayan Türkiye, 2000 yılına kadar dört kez nükleer santral kurulmasına yönelik adımlar atmasına rağmen bir netice elde edememiştir (Kaya ve Göral, 2016).
Günümüzde ise, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi, inşaatı devam etmekte olan Türkiye’nin ilk nükleer enerji santrali olarak tarihe geçmiştir. Proje inşası konusundaki anlaşma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti tarafından 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanmıştır. Hükümetlerarası anlaşma, Türkiye’nin güney kıyısındaki Mersin ilinde VVER-1200 reaktörlü dört güç ünitesine sahip (VVER-1200 reaktörü – Rusçası: Vodo-Vodyanoy Energetiçeskiy Reaktor, Türkçe Çevirisi: Su-Su Enerji Reaktörü; 1960 yıllarda Sovyetler Birliği ve daha sonra Rusya yapımı su soğutmalı ve yönetmeli basınçlı su reaktörler serisinin son modelidir), toplam 4800 MW kurulu güç kapasiteli Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşası ve işletilmesine ilişkin işbirliğini içermektedir. Dünyada nükleer teknoloji pazarında önde gelen firmalardan olan Rosatom Devlet Kuruluşu’nun projedeki payı %99,2, projenin toplam maliyeti ise 20 milyar dolar olarak değerlendirilmiştir. Akkuyu NGS projesi, dünya nükleer endüstrisinde YİS modeliyle inşa edilen ilk NGS projesidir. Anlaşmaya göre şirket, güç santralinin tasarımı, yapımı, bakımı, işletmeye alımı ve işletmeden çıkarılması gibi yükümlülükleri üstlenmektedir (Akkuyu Proje Web-sayfası, 2020).
Rosatom, ülkenin enerji ihtiyacının %19’undan fazlasını karşılayan Rusya’nın en büyük elektrik üreticisidir. Şirket, yurt dışında nükleer güç santrali inşaatında da dünyada ilk sırada yer almaktadır. Adı geçen firma, 12 ülkede (Ermenistan, Bangladeş, Beyaz Rusya, Macaristan, Mısır, Hindistan, İran, Çin, Nijerya, Türkiye, Özbekistan ve Finlandiya) 36 farklı güç ünitesine sahip projelerle çalışmalarını yürütmektedir (Rosatom, 2020).
Görüldüğü gibi, Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığı sadece doğal gazı değil, nükleer enerjiyi de kapsamaktadır. Türkiye’nin Rusya ile olan enerji alanındaki işbirliği “Türk Akımı” doğalgaz boru hattı projesinin başarılı bir şekilde faaliyete geçmesini sağlamış, benzer şekilde “Akkuyu” NGS projesi ile ilgili de Türkiye ve Rusya’nın beklentilerini yükseltmiştir. Enerji ithalatçısı olan Türkiye, sahip olduğu kaynaklar yetersiz olduğu için dışa bağımlı bir ülkedir. Nükleer enerjiyi alternatif bir enerji kaynağı olarak değerlendiren Türkiye, dışa olan bu bağımlılığını azaltmayı amaçlamaktadır. Ancak Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma protokolünde “Proje Şirketi, üretilecek elektrik dâhil olmak üzere, NGS’nin sahibidir” (Resmi Gazete, 2010) ifadesinin yer alması, Rusya’nın Türkiye topraklarında ürettiği elektriği istediği kurum veya ülkeye satma konusunda karar alıcı tek merci olduğunu göstermektedir. Burada “Proje Şirketi”, yukarıda da belirtildiği gibi Akkuyu NGS projesinin %99,2’lik payına sahip olan Rusya’nın Rosatom Devlet Şirketi olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Bu şartlarda Türkiye’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığının devam edeceği öngörülebilir.
Kaynaklar:
Akkuyu Projesi Web-sayfası (2020). Proje Tarihçesi. Alınan yer: http://www.akkunpp.com/projenin-tarihcesi. Erişim tarihi: 02.02.2020.
EPDK (2019a). Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Petrol Piyasası 2018 Yılı Sektör Raporu. Alınan yer: https://www.epdk.org.tr/Detay/Icerik/3-0-107/yillik-sektor-raporu. Erişim tarihi: 01.04.2020.
EPDK (2019b). Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Doğalgaz Piyasası 2018 Yılı Sektör Raporu. Alınan yer: https://www.epdk.org.tr/Detay/Icerik/3-0-94/yillik-sektor-raporu. Erişim tarihi: 15.01.2020.
Gazprom (2019). Çeyrek Yıl Raporu. Alınan yer: http://www.gazprom.ru/f/posts/77/885487/gazprom-emitent-report-1q-2019.pdf. Erişim tarihi: 15.01.2020.
International Atomic Energy Agency (2020). Power Reactor Information System. Alınan Yer: https://pris.iaea.org/pris/. Erişim Tarihi: 04.02.2020.
Kaya Ferat, Göral Emirhan (2016). Türkiye’nin Enerji Politikası. Akademik Bakış Dergisi. Sayı: 57, Eylül-Ekim 2016. Uluslarararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi. Alınan yer: https://www.researchgate.net/publication/328704037_Turkiye’nin_Nukleer_Enerji_Politikasi. Erişim Tarihi: 14.02.2020.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2020). Elektrik. Alınan yer: https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Elektrik. Erişim tarihi: 02.04.2020.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (2020). Nükleer Enerji. Alınan Yer: https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Nukleer-Enerji. Erişim Tarihi: 31.01.2020.
T.C. Dışişleri Bakanlığı (2020). Türkiye’nin Enerji Profili ve Stratejisi. Alınan yer: http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin-enerji-stratejisi.tr.mfa. Erişim tarihi: 02.04.2020.
Resmi Gazete (2010). “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahası’nda bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması”, 6 Ekim 2010. Alınan yer: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/10/20101006-6.htm. Erişim tarihi: 04.02.2020.
Rosatom Sayfası (2020). Şirket Hakkında. Alınan yer: https://www.rosatom.ru/about-nuclear-industry/atomnaya-otrasl-rossii/. Erişim tarihi: 03.02.2020.
TEİAŞ (2017, 2018, 2019). Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Sektör Raporları. Alınan yer: https://www.teias.gov.tr/tr-TR/sektor-raporlari. Erişim tarihi: 07.04.2020.
TPAO (a) (2020). Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı. Ülkeler Bazında Petrol İthalatı. Alınan yer: http://www.tpao.gov.tr/?mod=sektore-dair&contID=43. Erişim tarihi: 02.04.2020.
TPAO (b) (2020). Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı. Ülkeler Bazında Doğalgaz İthalatı. Alınan yer: http://www.tpao.gov.tr/?mod=sektore-dair&contID=39. Erişim tarihi: 02.04.2020.
talep artışı, rakamlarla verilirse çok daha iyi olur. Şu yıl boyleyken, bu yıl boyle oldu gibi.
Not: Bu blogda ifade edilen görüşler yazarın kendi görüşleri olup Enstitü’nün yayın politikasını yansıtmamaktadır.
1983 yılında Güney Kazakistan eyaleti Türkistan şehrinde doğmuştur. 2000 yılında liseyi tamamladıktan sonra Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi Ekonomi Fakültesi “Uluslararası İlişkiler” bölümünü kazanmıştır. 2004 yılında üniversiteyi tamamlayıp “Uluslararası İlişkiler uzmanı” nitelikli diploma verilmiştir. 2005 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi “Uluslararası İlişkiler” Bölümü’nde Sekreter olarak çalışmaya başlamıştır.